BANKACILIK SEKTÖRÜ EYLÜL 2008 MALİ TABLOLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Ekonominin barometresi özelliğinde olan bankacılık sektörü, ulusal ve uluslararası piyasalardaki gelişmelere ve risklere en kısa sürede tepki veren ve bu tepkiyi mali tablolarına yansıtan sektörlerin başında gelmektedir.
Merakla beklenen 9. ay sonu rakamları geçtiğimiz günlerde açıklandı. Mali tablolar temel bir çok konuda bilgi verirken, bu yazıda piyasaların kritik dönemden geçtiği süreçte ön plana çıkan özellikle sermaye yeterliği, likidite ve karlılık açısından verdiği mesajlar üzerinden durulacaktır.
Genel olarak mali tablolardan dikkati çekenler:
Büyüme hızının yavaşlaması,
Özkaynak büyümesinin sınırlı kalması,
Kredi arzındaki artışın ivme kaybetmesi,
Sorunlu kredilerde artış,
Kar hacminin düşmesi,
Özkaynak karlılığının gerilemesi ve
Finansal kurumların piyasa değerinin azalması (Finansal kurumların toplam piyasa değeri 2007 yılsonundaki 115 milyar dolardan, Eylül 2008 itibariyle 76 milyar dolara gerilemiştir.)
şeklinde olmuştur.
Sektörün bilanço büyüme hızı yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde ivme kaybetmiştir.
Sorunlu kredilerin bir bölümünün satılmasına rağmen, takipteki krediler artmaya devam etmiş, özel karşılıkların takipteki kredilere oranı düşmüştür.
Aktif karlılığı ve özkaynak karlılığı düşmüştür.
Özellikle uluslararası risklerin çok yüksek olduğu bir dönemde büyüme hızının düşmesi, risk yönetimi açısından olumlu bir gösterge olarak düşünülse de, başta sermaye yeterliliği olmak üzere aktif kalitesi, mali yapı, likidite ve tabii ki karlılık rasyolarındaki gerilemeler, ekonominin en önemli sektörlerinden birinde önemli işaretler sunmaktadır.
Sektörün bilançosu özellikle yurtdışından kaynaklanan fonlamalardaki azalmaya bağlı olarak reel bazda küçüldü. Nitekim Mart 2008 tarihinde bankacılık sektörünün aktiflerinin % 65,5’i TL cinsinden iken, bu oran Haziran 2008 tarihinde % 65,5, Eylül 2008 tarihinde ise % 66,8 olarak gerçekleşmiştir.
BANKACILIK SEKTÖRÜ AKTİFLERİNİN TL-YP DAĞILIMI
Milyon TL | Tutar | Pay | |
Mart 2008
|
TL | 393.988 | 64,5 |
YP | 217.096 | 35,5 | |
Toplam | 611.084 | 100,0 | |
Haziran 2008
|
TL | 414.882 | 65,5 |
YP | 218.121 | 34,5 | |
Toplam | 633.003 | 100,0 | |
Eylül 2008
|
TL | 438.018 | 66,8 |
YP | 217.415 | 33,2 | |
Toplam | 655.434 | 100,0 |
Sektörün Eylül 2008 tarihi itibariyle YP yükümlülüklerinin % 39’u euro ve % 59’u dolar cinsindendir.
Bankacılık sektörünün en büyük kaynağı konumundaki mevduatın YP-TL dağılımı 2007 yılında azalış trendinde iken, 2008 yılında tekrar artış eğilimine geçmiştir.
BANKACILIK SEKTÖRÜ MEVDUATIN YTL-YP DAĞILIMI %
Bankacılık sektörünün likit aktifleri en çok ihtiyaç duyduğu bu dönemde azalış trendine dönmüştür.
BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN LİKİT AKTİFLER / TOPLAM AKTİFLER RASYOSU
Daha da detay bakılacak olursa sektörün likit aktiflerinin 1 aydan kısa vadeli yükümlülükleri karşılama oranı da aşağıdaki grafikten görüleceği üzere düşmeye devam etmektedir.
BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN LİKİT AKTİFLER / KISA VADELİ YÜKÜMLÜLÜKLER RASYOSU
Özellikle likidite riskinde artış trendi ciddi tehdit oluşturmaya adaydır. Bilindiği üzere risklerin en kısa sürede yıkıcı tahribata dönüştüğü risk grubu likidite riskidir.
Bankacılık sektöründe likidite yeterliliği açısından bakılan bir diğer gösterge Likidite Endeksi’dir. Likidite Endeksi, Ağırlıklı Düzeltilmiş Kaynak Toplamının, Ağırlıklı Düzeltilmiş Varlıklar Toplamına oranlanması ile hesaplanır.
Likidite Endeksi’nin 1’e yakın olması: vade uyumunu, 1’den uzaklaşılması, bankanın varlıkları ile kaynakları arasındaki vade uyumsuzluğunu gösterir. Endeks, hem mevcut durumu gösterir, hem de yakın gelecek için politika belirlemede yardımcı olur.
Likidite Endeksi’nin 1’den küçük olması durumunda ise, bankalar daha uzun vadeli kaynak bulup, kısa vadeli kullanımlarla dengeyi sağlamalıdır. Bankacılık sektörünün Likidite Endeksi Eylül 2008 tarihi itibariyle 0,75’dir
Eylül 2008 tarihi itibariyle, bankacılık sektörünün toplam aktiflerinin % 50’si, kaynaklarının ise % 79’u 1 yıldan kısa vadelidir. Bu durumda toplam yükümlülüklerin % 21’i 1 yıl ve üzeri vadeye sahip iken, aktiflerin %50’si 1 yıldan uzun vadelidir. Bu durumda vade uyumsuzluğuna dayalı faiz ve likidite risklerinin olduğu söylenebilir.
BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN AKTİF-PASİFLERİNİN KALAN VADEYE GÖRE DAĞILIMI %
Vadesiz | 1 Aya Kadar | 1-3- Ay | 3-12 Ay | 1-5 Yıl | 5 Yıl ve Üzeri | Dağıtılamayan | Toplam | |
Toplam Varlıklar | 6,55 | 17,81 | 8,09 | 18,02 | 34,79 | 10,7 | 4,04 | 100,00 |
Toplam Yükümlülükler | 10,95 | 51,02 | 9,93 | 7,5 | 4,92 | 2,51 | 13,17 | 100,00 |
Nitekim, mevduat ortalama 2,4 ay ile çok kısa vadede kalmaya devam ederken, bilançonun vade yapısının uyumsuzluğu nedeniyle, faiz oranlarındaki yükselmeye bağlı olarak faiz riski artmaktadır.
Aşağıdaki grafikte bankacılık sektörünün son 4 yıldır sermaye yeterliliği rasyosunun sergilediği trend yer almaktadır.
BANKACILIK SEKTÖRÜ SERMAYE YETERLİLİĞİ RASYOSU
Özkaynaklar-duran aktifler-karşılık sonrası takipteki alacaklar/toplam aktifler şeklinde hesaplanan serbest özkaynaklar rasyosu Aralık 2007 itibariyle % 9 iken, Eylül 2008 itibariyle yüzde 8,6’ya düşmüştür.
Bankacılık sektörünün kredi hacmindeki artışla birlikte, bireysel kredilerdeki artış trendi aşağıdaki grafikten de görüleceği üzere devam etmektedir.
BANKACILIK SEKTÖRÜ BİREYSEL KREDİLERDEKİ ARTIŞ %
Bu kredilerin vade dağılımına göre ağırlık ilk sırada 25-36 ayda olup, sonrasında ise 73 ay vade grubu yer almaktadır. Faiz oranlarının bu kadar değişken ve yükselen trend izlediği bir dönemde pasifin maliyeti kısa sürede piyasa faiz oranları ile fiyatlandırılırken, aktifin getirisinde vade uyumsuzluğuna dayalı olarak hızlı hareket etmek mümkün olmamaktadır.
2001 Şubat krizi sonrasında yeniden yapılanma çalışmaları ve ekonomik istikrar programı doğrultusunda tersine gelişen olaylar, bankacılık sektöründe köpük kara dayalı geçici ancak ciddi katkılar sağlarken, şimdi tersine dönen gelişmeler, mali tabloları olumsuz etkilemektedir.
2008 yılının ilk 3 aylık diliminde 3,8 milyar TL, 2. üç aylık diliminde 4,2 milyar TL, 3. üç aylık dilimde ise 2,7 milyar TL kar rakamı yazılmıştır. Son 3 aylık dönemde:
* Piyasa faiz oranlarındaki değişikliklerden menkul kıymet değerlemesinin etkilenmemesi için yapılan muhasebe değişikliğine,
* Bazı bankalar tarafından takipteki alacakların tamamına karşılık ayırma politikasında değişiklik yapılarak, gerekli oranlarda karşılık ayırma yolu izlenmesine rağmen,
gerçekleşen bu kar seviyesinin yeterli olduğu ifade edilemez.
Sonuç olarak, bir taraftan uluslararası piyasaların risklerinin, yurtiçi piyasalarda da realize olmaya başlaması, bir taraftan bilançonun taşıdığı risklerdeki artış, diğer taraftan karlılıktaki azalış eğilimi, önümüzdeki yılın zor geçeceğinin en büyük mesajını vermektedir.
Zaman etkin risk yönetimi zamanıdır. Etkin risk yönetimi günümüzün olmazsa olmazıdır. Şimdi artık yeni çözümler üretme zamanıdır. Herkes elini taşın altına koymalıdır.