DÜNYA BANKACILIĞINDA YENİ EĞİLİMLER
Uluslararası finansal piyasalardaki dalgalanma devam ederken dünya bankacılığı son yıllarda büyük değişim geçiriyor. Türk Bankacılığı da bu değişimden ciddi boyutta etkileniyor. Son üç yıl içinde Türk bankacılık sektöründe yabancı bankaların Pazar payının % 4’ten % 40’ların üstüne çıkması değişimin en önemli göstergesi. Bu değişimle birlikte dünya bankacılığında yeni trendler de oldukça hız kazanıyor. En önemli gelişen trendlere baktığımızda şu noktalar dikkat çekiyor:
- Kar marjlarında düşüş: Artan rekabet, uluslararasılaşma ve küreselleşme kar marjlarının önemli ölçüde düşmesine neden olmuştur. Avrupa bankacılığında aktif karlılığı %1’lerin altında seyretmektedir. Bankaların kar marjlarındaki düşüşe karşılık olarak; yeni gelişen pazarlara girme, maliyetleri kısma, riske duyarlılıkta artış, birleşme, alternatif dağıtım kanalları geliştirme, teknolojiye dayalı bankacılık faaliyetlerine ağırlık verme ve faiz dışı gelirlerde taviz vermeyen uygulamalara girme gibi önlemler aldıkları görülmektedir.
- Risk yönetiminin öneminin artması: Kar marjlarındaki düşüş risk yönetiminin önemini artırdı. Küçük bir kayıp bile azalan karlılığı zarara dönüştürme sonucunu doğuruyor. Riskten koruyucu ürünlerin ( türev ürünler, menkul kıymetleştirme ) kullanımı yoğunlaştı ve daha ciddi risk yönetimi uygulamaları görülmeye başlandı.
3. Ürün çeşitliliğinin artması: Artan rekabet ve kar marjlarındaki düşüş sonucu bankalar ürün çeşitliliğini artırmaya ve faaliyet alanlarını genişletmeye başladı. Ödünç verme bankacılığı yanında yatırım bankacılığı faaliyetleri, banka tahvili, mevduat sertifikası, menkul kıymetleştirme gibi ikincil piyasası olan ürünler, sözleşme bankacılığı faaliyetleri, portföy yönetimi ve kurumsal danışmanlık son dönemde ürün geliştirilen en önemli alanlar olarak dikkat çekmektedir. Yaratıcılığı kullanma (İnovasyon), müşteri odaklı yaklaşım, marka yaratmak ve aynı ürün bile olsa isim farklılaştırması görülen uygulamalardır.
4. Maliyet düşürme faaliyetlerine yoğunlaşma: Kar marjlarındaki düşüşe karşı maliyet azaltmak için; outsourcing (asıl faaliyet alanı dışındaki işlerin dışarıdan satın alınması), temel konular dışındaki iştiraklerin satışı, operasyonel işlemlerin merkezileştirilmesi ve teknolojiye yönelim, işlemlerin şube dışı kanallara yönlendirilmesi ve şubeleri pazarlama kanalları olarak organize etme, şubelerin küçülmesi ve ölçek ekonomisine uyum, aktivite havuzları oluşturma ve ortak faaliyet geliştirme yeni uygulamalar olarak göze çarpmaktadır.
5. Bankacılık sektöründe yoğunlaşmada artış: İlk beş bankanın aldığı pazar payı gittikçe artmaktadır. Almanya dışındaki çoğu ülkede en büyük beş bankanın pazar payı % 50’yi aşmaktadır. Bankacılık sektörleri dünya ülkelerinde oligopol piyasa özelliğine sahiptir. İlk beş bankanın pazar payının en yüksek olduğu ülkeler % 70’in üzerinde oranları ile Finlandiya, İsveç ve Hollanda olup, en düşük oran ise % 25 ile Almanya’da görülmektedir.
6. Banka dışı finansal kuruluşların pazar payında artış: Portföy yönetim şirketleri, bireysel emeklilik şirketleri, sigorta şirketleri, leasing şirketleri, faktoring şirketleri, tüketici finansman şirketleri ve mortgage kuruluşlarının finans sektöründen aldıkları pay gittikçe artmaktadır. Bankacılık sektörü büyümekte, fakat banka dışı finansal kuruluşlar daha hızlı büyümektedir.
7. Kamu bankalarının özelleştirilmesi ve sektör paylarında azalma: Kamunun sektörden çekilme süreci devam etmekte. İrlanda’da son dönemde iki kamu bankası özelleştirildi. Yunanistan, Finlandiya ve Fransa’da özelleştirme planları oluşturuldu ve eyleme konuldu. İsveç ve Portekiz’de kamunun ağırlığı devam etmekle birlikte özelleştirme çalışmaları var. Yeni Avrupa Birliği ülkelerinde son 20 yılda kamunun payı % 10’lara geriledi.
8. Gelişmekte olan ülkelerde banka satınalma ve uluslararasılaşma yoğunlaşmakta: Gelişmekte olan ülkelerde banka satınalma ve şubeleşme eğilimi hızla artmaktadır. Özellikle Güney Amerika Ülkeleri, Yeni Avrupa Birliği Ülkeleri, Kuzey Afrika Ülkeleri, Türkiye, Ukrayna, Rusya ve Çin’de banka satın alma faaliyetlerindeki artış dikkat çekmektedir. Yabancıların bankacılık sektöründeki payları Çek Cumhuriyeti’nde % 98, Estonya ve Letonya’da %90, Polonya ve Macaristan’da %70, Arjantin ve Meksika’da % 50’ye ulaşmış bulunmaktadır.
9. Banka birleşmeleri artan ölçüde devam etmekte: Ölçek ekonomisine uyum ve daralan kar marjları nedeniyle banka birleşmeleri yoğun bir şekilde görülmektedir. Özellikle orta ölçekli ticari bankalar ile ipotek bankaları, tasarruf bankaları ve kooperatif bankalarında birleşmeler var. Birleşme ve satınalmalar sonucu 2030 yılında dünya bankacılık sektöründe ilk 10 bankanın pazar payının % 90’lara çıkacağı tahmin edilmektedir.
10. Evrensel bankacılık giderek ön plana çıkmakta: Her türlü finansal ürünün aynı çatı altında müşteriye sunulması olarak adlandırılan Evrensel Bankacılık (Avrupa Bankacılığı) giderek ön plana çıkmakta, her finansal ürünün ayrı bir kuruluş kurularak müşteriye sunulması olarak adlandırılan Uzman Bankacılık (Amerikan Bankacılığı) ise giderek önemini kaybetmektedir. Uzman bankacılık maliyet avantajları sağladığı için, kar marjlarının daraldığı bu dönemde daha fazla tercih edilmektedir.
11. Nakit akış zincirine girmek avantaj getirmekte: Bankaların müşterileri tarafından gerçekleştirilen mal ve hizmet alım-satım sürecine ilişkin sürece dahil olmaları büyük önem kazanmaktadır. Birey-perakendeci-toptancı-üretici arasındaki finansal akışa girilmesi önemli maliyet avantajları getirmektedir. Finansal akışın birinde bankanın olmadığı durumda para bankadan çıkmakta ve operasyonel yük getirmekte, tekrar paranın bankaya kazandırılması konusunda yapılan çalışmalar pazarlama maliyeti oluşturmakta, sonra tekrar getirilse bile bir operasyonel maliyet daha oluşmaktadır. Müşterinin nakit akış zincirinin bir aşamasında olmamak, banka açısından ilave olarak iki operasyonel maliyet bir pazarlama maliyetinin oluşmasına yol açmaktadır. Nakit akış zincirinin her aşamasında olmak ise her yerde olmak ( çok şube) ve her türlü işi yapmayı gerektirmektedir. Yani büyük olmak ve her türlü finansal hizmeti sunmak gerekir.
12. BASEL II’ ye uyum çalışmalarına devam: Dünya Bankaları BASEL II’ye uyum konusunda yoğun çaba göstermektedirler. Özellikle veri tabanı hazırlıkları ve BASEL II’nin getirdiği özkaynak gereksinimini tamamlama konusunda çalışmalar dikkat çekmektedir.
13. Şube yapısında değişim gözlemlenmekte: Şubeleri işlem yapılan yer olmaktan çıkarıp finansal hizmet satışı yapılan yer haline getirme konusunda çalışmalar yoğunlaşmaktadır. Özellikle şube içi işlemleri alternatif dağıtım kanallarına, perakendecilere ve akaryakıt istasyonlarına yönlendirme uygulamaları görülmektedir. Şubeler gittikçe küçülmekte ve şube başına düşen personel sayısı azalmaktadır. Tipik şube yapısı 1 yönetici, 2-3 pazarlamacı, 1 operasyon elemanı (gişe), 1 güvenlikten oluşmaktadır.
14. Müşteri ilişkileri yönetiminin (CRM) önemi artmakta: Müşteriyi tanımak ve entegre çözümler sunmak önemli avantajlar sağlamaktadır. Çok bilgiden, kullanılabilir sağlıklı bilgiye geçmek satışı artırmakta, maliyetleri düşürmektedir. Müşteriye özel hizmetler geliştirmenin yolu, müşteri bilgilerinin sağlıklı ve kullanılabilir olmasından geçmektedir.
SON SÖZ: “Ayakta kalabilmek için sadece güçlü olmak yeterli değil, aynı zamanda değişen koşullara uyum sağlamak da zorunlu”