RİSK SANTRALİZASYONU
Bir ülkede yer alan finans kuruluşlarının finanse ettikleri tüzel ve gerçek kişilerin mali durumlarını bilmeleri son derece önemlidir. Bu çerçevede finans kuruluşlarının kredi kullandırdıkları müşterilerinin mali durumlarını incelemenin yanında, tüm finans sisteminden kullandıkları toplam kredi miktarını görmeleri ve bu kişilerle ilgili güncel ve konsolide bilgileri edinmeleri kredi kullandırma kararları için yararlı olmaktadır. Ülkemizde finans kuruluşlarına bu katkıyı sağlayan kurumlar, T.C. Merkez Bankası bünyesinde bulunan Risk Merkezi ile bankalarca kurulan Kredi Kayıt Bürosu A.Ş.’dir.
Bu kurumlardan Kredi Kayıt Bürosu A.Ş. Kredi Referans Sistemi aracılığı ile Kredi Kayıt Bürosu A.Ş. üyesi olan kurumlar arasında, bireysel kredi ürün müşterilerine ait detaylı bilgileri, kredi kararı aşamasında risk faktörünün belirlenmesine ve dolayısıyla da riskin minimize edilebilmesine olanak sağlamak üzere paylaşımını sağlamaktadır. Kredi Kayıt Bürosu A.Ş. üyeleri, Kredi Referans Sistemi sayesinde, her türlü bireysel kredi ürününe yönelik mevcut ve potansiyel müşteri konumundaki tüketici bilgilerini birbirleriyle paylaşmaktadırlar.
T.C. Merkez Bankası bünyesinde bulunan Risk Merkezi çerçevesinde yürütülen kredi izleme sisteminin (risk santralizasyonu) amacı ise, bankalar ve diğer mali kuruluşların kredi kullandırdıkları müşterilerinin tüm sistemden kullandığı toplam kredi miktarını görmelerini temin ederek, ilgili banka ve diğer mali kuruluşlara müşterileri ve kredi isteklileri hakkında güncel ve konsolide bilgiler sağlamak ve kredi kullandırma kararlarına yardımcı olmaktır.
T.C. Merkez Bankası bünyesinde 1951 yılında kurulan Risk Santralizasyonu sistemi, 1211 sayılı T.C.Merkez Bankası Kanunu’nun 44. maddesi kapsamında Türkiye’de faaliyette bulunan bankaların yanı sıra finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri, finansman şirketleri ile T.C. Merkez Bankası ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunca belirlenecek diğer mali kuruluşların müşterilerine ait kredi limit ve risk bilgilerinin toplanması, birleştirilmesi ve konsolide edilmiş bilgilerin ilgili banka ve diğer kuruluşlara geri bildirilmesini içermektedir. Sistemde firma ve bireylerin, pozitif ve negatif kredi bilgileri değişim konusu yapılmaktadır.
Bankalar, risk durumları hakkında Merkez Bankası’nın kendilerinden istediği bütün bilgileri, Bankanın talimatına göre belirteceği süre içinde ve formüllere uygun olarak vermekle yükümlüdürler. Risk Merkezinin bütün işlem ve kayıtları gizli olup, Banka ancak yukarıdaki kurumları, müşterilerinin veya kredi isteklilerinin risk durumları hakkında aydınlatabilmektedir.
T.C. Merkez Bankası Risk Merkezi’nde, belirlenmiş finans kuruluşlarının müşterilerine ait kredi limit ve risk bilgileri bu kurumlar ile, protestolu senet bilgileri ve negatif nitelikli bireysel kredi bilgileri ise, bankalar (katılım bankaları dahil) ile TC Merkez Bankası arasında bilgi değişimine konu edilmektedir.
Bu kapsamda ilgili kurumlar, daha önce belirtildiği gibi müşterilerinin risk durumları hakkında istenilen bütün bilgileri belirlenen format ve zaman diliminde vermekle yükümlü olup, bankaların müşterilerine ait kredi limit ve risk bilgileri ile negatif nitelikli bireysel kredi bilgileri, protestolu senet bilgileri periyodik olarak T.C. Merkez Bankası Risk Merkezine gönderilmekte, Risk Merkezi’nde bu bilgiler birleştirilerek sözkonusu kurumlara geri bildirimi sağlanmaktadır.
Risk Merkezi’nce, bankaların müşterilerinin kredibilitelerinin belirlenmesi ve kredi kullandırma kararlarına yardımcı olmak amacıyla, kredi kullandırdıkları veya kredi kullandıracakları müşterilerinin bankacılık sisteminden kullandığı toplam kredi miktarı, protestolu senet bilgileri ve negatif nitelikli bireysel kredi bilgileri düzenli olarak güncelleştirilmiş ve birleştirilmiş halde bankalara gönderilmektedir.
Bilgilerin verilmesinde ayrıca bankalar için değerlendirmelerinde önemli katkı sağlayabilecek kredilerin vade grupları itibariyle (1-12 ay, 12-24 ay, 24+ ay) dağılımı bilgisi sağlanmaktadır. Yine aynı kapsamda ekonomik faaliyetlerdeki gelişmelere paralel olarak, kredilerin sektörel yoğunlaşması ve Tahsili Gecikmiş Alacakların sektör bazında yoğunlaşmasının bilgileri, ticaret siciline kayıtlı olmayan gerçek kişiler ile küçük esnaf ve sanatkar konumunda olan küçük işletme ve adi ortaklıkların da risk bilgileri ile aynı şahıs veya firmanın mali sistemden kullandığı kredilerin toplulaştırılmış olarak izlenmesini sağlamaya yönelik bilgiler derlenerek kullanıma sunulmaktadır
Ayrıca bankalara gönderilen geri bildirim eki istatistiki tabloların il bazında görülebilmesi olanağı da bulunmaktadır. Buna ilave olarak bankaların, risk santralizasyonu uygulamasında kullandıkları gayrinakdi kredilerin sınıflandırılmasında detaya yönelik bilgiler de bulunmaktadır.
İflas ve konkordatoya ilişkin bilgiler de, kredi ve risk geri bildirimleri ekinde bankalara gönderilmektedir.
Risk Merkezi işlemlerinin karşılıksız olarak sunulan bir hizmet olması, finansal kuruluşların istihbarat amaçlı giderlerini azaltmaktadır.
Diğer taraftan, Risk Merkezi’nde toplanan bilgiler ekonominin genel durumunun değerlendirilmesi açısından da önemli bir veri kaynağı niteliğindedir. Kredi tutarlarındaki ve protestolu senetlerde adet ve tutar olarak kaydedilen gelişmeler, ekonominin genişleme veya daralma sürecinde olduğuna ilişkin öncü göstergeler olarak değerlendirilmektedir.
Risk santralizasyonu içinde toplanan bilgilere ilişkin T.C.Merkez Bankası Risk Merkezinin fonksiyonu sadece bilgilendirmektir. Onun dışında finans kuruluşlarını zorlayıcı bir yönü bulunmamaktadır. Örneğin, Bankalar ile Merkez Bankası arasında sürdürülmekte olan karşılıksız çek ve protestolu senetler ile ferdi kredi ve kredi kartı borçlularına ilişkin uygulamada, borcunu vadesinde ödememesi nedeniyle kimlik bilgileri Merkez Bankası’na bildirilen banka müşterileri ile bu müşterilerden daha sonra borcunu ödeyenlerin bilgileri Merkez Bankası’nca birleştirilerek periyodik dönemler halinde bankalara aktarılması işlemi sadece bilgilendirme kapsamında değerlendirilmektedir. Dolayısı ile, sistem içinde Merkez Bankası’nın işlevi, bankalar tarafından bildirilen kredi borçlularına ait kimlik bilgilerinin bankalara iletilmesi ile sınırlıdır. Merkez Bankası’nın, bankaların kendilerine yapılan başvuruların kabulü veya reddi hususunda yasal olarak bir yetkisi bulunmamaktadır. Bankacılık Kanunu ve bu Kanuna istinaden çıkarılan yönetmeliklerin bankalara, kredi verilmesi ve risklerin etkin bir şekilde izlenmesi ve yönetilmesi ile ilgili yüklediği sorumluluklar göz önüne alındığında, bilgi değişimi kapsamında bankalara gönderilen söz konusu bilgiler, kredi taleplerinin değerlendirilmesinde başvurulan referans kaynaklardan sadece birisidir ve bankalar yaptıkları risk analizlerinde bunlar dışındaki diğer verileri de dikkate alarak karar vermektedirler. Dolayısıyla, ticari esaslara göre çalışan bankalara, Merkez Bankası’nın kredi başvurularının kabulü veya reddi hususunda yasal olarak müdahalesi söz konusu olmamakta, anılan kurumlara yapılan başvuruların değerlendirilmesi, mevcut yasal düzenlemelere göre tamamen bankaların yetki ve sorumluluğunda bulunmaktadır.
Diğer taraftan, bankalarca ismi Merkez Bankası kayıtları arasında yer almayan kişi ya da kuruluşlara kredi verilmeyebileceği gibi, gerekli teminatlar alınarak ve risk üstlenerek ferdi kredi / kredi kartı verilmesi de mümkün bulunmaktadır.
T.C. Merkez Bankası bugün için yürütmekte olduğu bu fonksiyonla finans kesimine son derece önemli bir hizmet sunmaktadır. Bununla birlikte Merkez Bankası’nın üstlenmiş olduğu fonksiyonlarına, temel görevlerine baktığımızda risk santralizasyonuna ilişkin bir faaliyetin bu kurum bünyesinde olmasının çok da doğru olmadığı görülmektedir. Başlangıçta Merkez Bankası’nın bankalar üzerindeki gözetim ve denetim fonksiyonu nedeniyle bu fonksiyon Bankaya verilmiş bulunmaktaydı. Ancak bilindiği üzere Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun kurulması sonrası Merkez Bankası’nın finans kesimine yönelik gözetim ve denetim görevleri bu Kuruma devredilmiş bulunmaktadır. Bu çerçevede risk santralizasyonu işlevi, Merkez Bankası’nın asıl anlamda yürütmekte olduğu temel görevlerinin ve bu kapsamdaki görev alanının dışında yürüttüğü bir faaliyet haline gelmiştir. Ayrıca finans sektörünün sürekli değişmesi ve yeniliklerle kendini geliştirmesi risk santralizasyonu işlevinin de sektörün içinde olan ve gelişmeleri yaşayan bir kurum aracılığı ile yapılmasını gerekli kılmaktadır.
İkinci olarak risk santralizasyonu işlev olarak kamusal bir hizmet olarak değerlendirilmemelidir. Finans kesiminin güvenli çalışmasına katkı sağlayacak ek bir fonksiyondur. Bu nedenle herhangi bir kamu kurumunun bu hizmeti vermesi o kurum açısından temel işlevlerini yerine getirmesinde konsantrasyon bozukluğu yaratabilecek ikincil ve o kurum için gereksiz bir hizmet niteliği taşımaktadır. Dolayısı ile bu hizmetin finans kesiminin kendi içinde oluşturulacak bir kurum tarafından yürütülmesi daha doğru bir uygulama olarak görülmektedir.
Bu doğrultuda, Ekim 2007 tarihinde açıklanan Hükümetin 2007 Yılı Üç Aylık Eylem Planında, finansal sistemin geliştirilmesine yönelik olarak, Merkez Bankası bünyesinde yerine getirilen Risk Merkezi faaliyetlerinin, bir meslek kuruluşu olan Türkiye Bankalar Birliği’ne devredilmesi öngörülmüştür. Bu çerçevede risk santralizasyonu faaliyetlerinin doğrudan T.Bankalar Birliği’ne devredilmesi düşünülebileceği gibi Bankalar Birliği koordinasyonunda sektörde yer alan bankaların ortak olarak katılacağı ayrı bir firma bünyesinde yürütülmesi de gündeme gelmelidir. Sektörün sahibi olacağı bu firmanın üstlenmiş olacağı bu işlevi çok daha etkin ve sektörün ihtiyaçlarına uygun şekilde detaylandırması sağlanacaktır.
Diğer bir alternatif ise bankalar dışındaki finans kuruluşlarının da bu bilgileri kullandığı düşünüldüğünde tüm finans sektörünü içinde bulunduracak bir yapılanma da düşünülebilir. Yine T.Bankalar Birliği koordinasyonunda ilgili tüm finans sektörü temsilcilerinin katılımı ile bir yapılanma oluşturulması düşünülebilecektir.
Sonuç olarak, risk santralizasyonu çalışmaları finans sektörü için büyük önem taşımakla birlikte bu işlevin Merkez Bankası tarafından yerine getirilmesi çok uygun değildir. Bu çerçevede, finans sektöründe yer alan kuruluşların katılımı ile kurulacak ve sadece bu işle ilgili çalışacak bir kuruluş tarafından bu hizmetin sağlanmasının çok daha etkin olabileceği ve sektöre daha fazla katkı sağlayabileceği düşünülmektedir.