YABANCI BANKALAR NEDEN GELİYOR?
Son dönemde yabancı bankalar ülkemizde çok sayıda bankayı satınaldılar veya ortak oldular. Yabancı bankaların ülkemizdeki bankalara ortak olma ve banka satın alma sürecine baktığımızda dikkat çekici gelişmeler görülmektedir.
1999 yılında Türk bankacılık sektöründe yabancı bankaların payına baktığımızda %1’dir ve çok şubeli yabancı banka bulunmamaktadır. Bu dönemde % 1 yabancı payı tek ve birkaç şubeli yabancı bankalardan oluşmaktadır. Daha sonra ülkemiz Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerini yaşadık. Bu krizlerden hemen sonra 2001 yılı ikinci yarısında ve 2002 yılında üç adet yabancı ortaklık veya satınalma görüyoruz. Bunlar: HSBC’nin Demirbank’ı, Milleniumbank’ın Sitebank’ı satınalması ve Koçbank’a Unicredito’nun ortak olmasıdır. Bu gelişmelerle 2002 yılında yabancı bankaların payı % 4’e ulaşmıştır.
2003 ve 2004 yıllarında ise çok sayıda yabancı ortaklık görüşmesi olmasına rağmen hiçbir yabancı ortaklık ve satınalma görüşmesi olumlu sonuçlanmamıştır. Nedeni ise, banka satış fiyatlarında yerli banka sahipleri ile yabancı bankalar arasında uzlaşma sağlanamamasıdır. Özellikle yerli banka sahipleri bankalarına krizler öncesindeki fiyatları istemiş yabancı bankalar ise krizlerin etkisi ile banka fiyatlarının düştüğünü ileri sürmüş fiyatta anlaşamadıkları için görüşmeler sonuçlanmamıştır.
Daha sonra 2005 yılının başından itibaren fiyatta uzlaşma gerçekleşmiş ve son 30 aylık süreçte (Ocak 2005- Temmuz 2007) 15 yabancı ortaklık ve satınalma gerçekleşerek yabancıların payı % 4’ten % 40’lara ulaşmıştır. ( Tablo:1)
Son dönemde fiyatta uzlaşmanın gerçekleşmesi, banka fiyatlarındaki yükselmeden kaynaklanmaktadır. Yerli banka sahipleri satış için uygun fiyatı bulunca, yabancı bankalar da alımda istekli olunca, çok sayıda satış ve ortaklık gerçekleşmiştir. Banka fiyatlarının artmasının temel nedenleri ise 2004 yılı Aralık ayında ülkemizin AB’ne aday ülke konumuna gelmesi ve 2003 – 2004 – 2005 yıllarında bankacılık sektörünün aktif-pasif vade uyumsuzluğu yaparak düşen faiz ortamında yüksek karlılık gerçekleştirmesidir. Düşen faiz ortamında banka bilançosunun pasifini kısa vadeli, aktifini de uzun vadeli olarak gerçekleştirdiğinizde, risk yüksek olmakla birlikte karlılık da yüksek olmaktadır.
TABLO:1 TÜRK BANKALARININ SERMAYE SAHİPLİĞİ
Banka Adı | Toplam Aktifler İçindeki Pay(% ) | Hissedarların Yerli, Yabancı Dağılımı % | ||||
Yerli Payı(%) | Yabancı Pay % | |||||
Oransal Pay | Borsa Payı | Toplam | ||||
1 | Abn Amro Bank | 0,1 | 0,0 | 100,0 | 0,0 | 100,0 |
2 | Adabank | 0,0 | 0,0 | 100,0 | 0,0 | 0,0 |
3 | Akbank | 11,5 | 57,2 | 20,0 | 22,8 | 42,8 |
4 | Alternatifbank | 0,4 | 98,9 | 50,0 | 1,1 | 1,0 |
5 | Anadolubank | 0,6 | 100,0 | 0,0 | 0,0 | 0,0 |
6 | Arap Türk Bankası | 0,1 | 35,0 | 65,0 | 0,0 | 65,0 |
7 | Banca Dı Roma | 0,0 | 0,0 | 100,0 | 0,0 | 100,0 |
8 | Bank Mellat | 0,0 | 0,0 | 100,0 | 0,0 | 100,0 |
9 | Bankpozitif Kredi ve Kalkınma Bankası | 0,1 | 42,5 | 57,6 | 0,0 | 57,6 |
10 | Birleşik Fon Bankası | 0,2 | 100,0 | 0,0 | 0,0 | 0,0 |
11 | Calyon Bank | 0,1 | 0,0 | 100,0 | 0,0 | 100,0 |
12 | Cıtıbank | 1,2 | 0,0 | 100,0 | 0,0 | 100,0 |
13 | Çalık Yatırım | 0,0 | 100,0 | 0,0 | 0,0 | 0,0 |
14 | Denizbank | 2,3 | 0,0 | 99,7 | 0,3 | 100,0 |
15 | Deutsche Bank | 0,2 | 0,0 | 100,0 | 0,0 | 100,0 |
16 | Diler Yatırım | 0,0 | 100,0 | 0,0 | 0,0 | 0,0 |
17 | Finansbank | 3,6 | 9,7 | 89,4 | 0,9 | 90,3 |
18 | Fortıs Bank | 1,7 | 3,0 | 93,3 | 3,7 | 97,0 |
19 | Gsd Yatırım Bankası | 0,0 | 100,0 | 0,0 | 0,0 | 0,0 |
20 | Habib Bank | 0,0 | 0,0 | 100,0 | 0,0 | 100,0 |
21 | Hsbc Bank | 2,1 | 0,0 | 100,0 | 0,0 | 100,0 |
22 | İller Bankası | 0,9 | 100,0 | 0,0 | 0,0 | 0,0 |
23 | Jp Morgan Chase Bank | 0,0 | 0,0 | 100,0 | 0,0 | 100,0 |
24 | Merrıll Lynch | 0,0 | 0,0 | 100,0 | 0,0 | 100,0 |
25 | Mıllenıum Bank | 0,2 | 0,0 | 100,0 | 0,0 | 100,0 |
26 | Mng Bank | 0,1 | 9,0 | 91,0 | 0,0 | 91,0 |
27 | Nurol Yatırım Bankası | 0,0 | 100,0 | 0,0 | 0,0 | 0,0 |
28 | Oyakbank | 2,4 | 0,0 | 100,0 | 0,0 | 2,4 |
29 | Socıete Generale | 0,1 | 0,0 | 100,0 | 0,0 | 100,0 |
30 | Şekerbank | 0,8 | 52,4 | 34,0 | 13,7 | 47,7 |
31 | TCZiraat Bankası | 14,5 | 100,0 | 0,0 | 0,0 | 0,0 |
32 | TEkonomi Bankası | 1,7 | 43,9 | 42,1 | 14,0 | 56,1 |
33 | Garanti Bankası | 10,1 | 28,8 | 25,5 | 45,7 | 71,2 |
34 | Halk Bankası | 6,9 | 100,0 | 0,0 | 0,0 | 0,0 |
35 | İş Bankası | 15,1 | 77,0 | 0,0 | 23,0 | 23,0 |
36 | Kalkınma Bankası | 0,2 | 100,0 | 0,0 | 0,0 | 0,0 |
37 | TSınai Kalkınma Bankası | 0,8 | 70,3 | 0,0 | 29,5 | 29,5 |
38 | Vakıflar Bankası | 7,4 | 87,9 | 0,0 | 12,0 | 12,0 |
39 | Taıb Yatırım Bank | 0,0 | 1,0 | 99,0 | 0,0 | 99,0 |
40 | Takasbank IMKB | 0,1 | 90,1 | 9,9 | 0,0 | 9,9 |
41 | Tekfenbank | 0,2 | 30,0 | 70,0 | 0,0 | 70,0 |
42 | Tekstil Bankası | 0,6 | 88,4 | 0,0 | 11,6 | 11,6 |
43 | Turkısh Bank | 0,1 | 94,2 | 5,8 | 0,0 | 5,8 |
44 | Türk Exımbank | 0,8 | 100,0 | 0,0 | 0,0 | 0,0 |
45 | Westlb Ag | 0,1 | 0,0 | 100,0 | 0,0 | 100,0 |
46 | Yapı ve Kredi Bankası | 9,8 | 49,4 | 40,1 | 10,5 | 50,6 |
47 | Albaraka Türk Katılım Bankası | 0,5 | 22,4 | 77,6 | 0,0 | 77,6 |
48 | Asya Katılım Bankası | 0,8 | 73,6 | 0,0 | 26,4 | 26,4 |
49 | Kuveyt Türk Evkaf Finans Kurumu | 0,6 | 19,8 | 80,2 | 0,0 | 80,2 |
50 | Türkiye Finans Katılım Bankası | 0,8 | 100,0 | 0,0 | 0,0 | 0,0 |
Toplam (%) | 100,0 | 61,4 | 25,0 | 13,6 | 38,5 |
Önümüzdeki dönemde 2009 yılına kadar yabancı payı, bugünkü % 40 seviyesinden % 50-55 seviyelerine yükselecektir. Yabancı bankaların ülkemizde, banka satınalma ve ortak olma nedenleri ise şunlardır:
1- Avrupa bankacılık sektörü doygunlaşmıştır. Bugün bir Fransız bankasının başka bir Avrupa ülkesine giderek pazar payı elde etmesi çok zordur. Bu nedenle pazar payını ve aktifi büyütmekte zorlanmaktadırlar. Avrupa’da kar marjları daralmaktadır. Kar marjlarının daraldığı bir ortamda, aktifi büyütme zorunluluğu bulunmaktadır. Örnekle açıklarsak; bir bankanın aktif büyüklüğü 100 milyar € ise kar marjları (aktif karlılığı) % 2 ise banka 2 milyar € kar elde etmektedir. Kar marjları % 1’e düştüğünde ise, aynı karı elde edebilmesi için aktif büyüklüğünü 200 milyar €’ya yükseltmesi gerekmektedir. Avrupa ülkelerinde pazar doygunlaştığı için aktifini iki katına çıkarması mümkün değildir. Ancak aktifi bu kadar hızlı büyütmesi, gelişmekte olan ülkelerde mümkündür. İşte bu nedenle, gelişmekte olan ülkelerin hepsinde Avrupa Bankaları banka satın almakta veya ortak olmaktadır. Ülkemiz de gelişmekte olan ülkelerin en caziplerindendir. Bu nedenle yabancı bankalar gelmektedirler.
2- Biraz önce belirttiğim gibi Avrupa’da bankacılık sektöründe kar marjları daralmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde ise kar marları daralsa da yine Avrupa’dan oldukça yüksektir. Avrupa bankacılık sektöründe kar marjları % 1’lerin altında iken, gelişmekte olan ülkelerde ise enflasyonun düşmesi ile birlikte kar marjları % 2-3’lere düşse de Avrupa’ya göre hala yüksektir ve uzun yıllar böyle devam edecektir. Ülkemiz de gelişmekte olan bir ülke olduğu için parelellik arzetmektedir.
3- Ülkemizde Avrupa ülkelerine göre bankacılık sektöründe penetrasyon oranlarının çok düşük olması ve gelecekte beklenen yükselme bir diğer etkendir. Penetrasyon nüfususun ne kadarının bankacılık hizmetinden yararlandığının göstergesidir. Diğer bir ifadeyle, nüfusun ne kadarının banka müşterisi olduğudur. Tablo 2’de görüldüğü gibi 2005 yılı rakamlarına göre Avrupa Birliği ülkelerindeki toplan nüfus 450 milyon kişidir. Penetrasyon oranı % 92’dir. Yani nüfusun % 92’sini oluşturan 415 milyon kişi banka müşterisidir. Türkiye’nin nüfusu 75 milyon kişi, penetrasyon oranı % 28’dir. Dolayısıyla 20 milyon kişi banka müşterisidir.
Penetrasyon oranının ülkemizde düşük olmasının birinci nedeni, kırsal-kentsel nüfus dağılımının farklılığıdır. Türkiye’de nüfusun önemli bir bölümü kırsal alanda yaşamakta ve bu bölgelere bankacılık hizmeti gitmediği için banka müşterisi olamamaktadır. Avrupa’da ise kırsal alanda nüfusun çok azı yaşamakta ve kırsal alana koopratif bankaları, yerel bankalar vasıtasıyla bankacılık hizmeti gitmekte, nüfusun büyük bir çoğunluğu banka hizmetinden yararlanmaktadır.
İkinci neden ise nüfusun yaş dağılımıdır. Avrupa nüfusu yaşlı, Türkiye nüfusu ise gençtir. Bugün Türkiye’de nüfusun üçte biri yaklaşık 27 milyon kişi 18 yaşın altındadır ve büyük bir çoğunluğunun banka hesabı bulunmamaktadır. Oysa Avrupa’da 18 yaşında olan nüfus az ve önemli bir bölümünün bireysel emeklilik sistemine erken girdikleri için banka hesabı bulunmaktadır.
TABLO:2 PENETRASYON ORANLARI
Nüfus (milyon kişi) | Penetrasyon Oranı % | Müşteri Sayısı (milyon kişi) | Artış
(milyon kişi) |
||
AB | |||||
2005 | 450 | 92 | 415 | > +10 | |
2015 | 450 | 95 | 425 | ||
TÜRKİYE | |||||
2005 | 75 | 28 | 20 | > +28 | |
2015 | 80 | 60 | 48 | ||
2015 yılında ise Avrupa nüfusu yine aynı kalacak, penetrasyon oranı % 95’e çıkacaktır. Dolayısıyla banka müşteri sayısı 425 milyona ulaşacak ve gelecek on yılda 10 milyon kişi artacaktır. Oysa ülkemizde, 2015 yılında nüfusun 80 milyon kişi olacağı tahmin edildiğinden ve penetrasyon oranının da %60’a çıkacağı beklendiğinden, banka müşteri sayısının 28 milyon kişi artarak 48 milyona ulaşacağı hesaplanmaktadır. Bu hesaplamalar çerçevesinde, gelecek 10 yılda Avrupa bankacılık sistemine 10 milyon müşteri girerken, Türk bankacılık sistemine 28 milyon yeni müşteri girecektir. Bu rakamlar da, ülkemizde çok büyük bir potansiyel olduğunu göstermektedir.
4- Türk bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 350 milyar $ olup GSMH’nın yaklaşık %87’sidir. Avrupa ülkelerinde ise bankacılık sektörünün aktif büyüklüğünün GSMH’ya oranı %200-300’dür. Bu da Türk bankacılık sektörünün önümüzdeki dönemde ciddi bir büyüme potansiyeli taşıdığının işaretidir.
5- Yabancı bankaların kendi ülkelerindeki rekabet, ülkemizdeki banka satınalmalarındaki önemli nedenlerden bir diğeridir. 2002 yılında İtalyan bankası Unicredito ülkemizde Koçbank’a ortak olunca, hemen peşinden yine İtalyan bankası Intesa Türk bankaları ile satınalma görüşmelerine başlamış olup, hala ilgilenmektedir. Belçika’da büyük rekabet içinde olan iki bankadan Fortis Dışbank’ı alınca, hemen peşinden Dexia Denizbank’ı satın almıştır. Yunanistan’daki üç banka National Bank Of Grece – Eurobank EFG – Alphabank arka arkaya Türk bankacılık sektörüne girmiştir. Kendi ülkelerinde rekabet halindeki bankalardan biri gelişmekte olan ülke konumundaki Türkiye’de banka satın alınca, diğeri de hemen ülkemizdeki bankalarla ilgilenerek ortak olmakta veya banka satın almaktadır.
Yabancı bankalar temel olarak bu nedenlerle ülkemizdeki bankalara ortak olmakta veya banka satın almaktadır. Önümüzdeki dönemde de bu ilginin devam etmesi beklenmekte olup, yabancı bankaların payının bugünkü % 40 seviyesinden % 50-55’lere ulaşacağını beklemek yanlış olmayacaktır.